Seni seviyorum!! [4.bölüm/3]

Arkadaşlar vaktim olmadığı için bunutla idare edin sonraki bölüm çok daha uzun olacak emin olun not:---- ler bir kişiden diğer kişinin anlatımına geçtiğimi gösterir.
[/i][/b][b][i]
1.Bölüm = Yaşamın Kıyısında

Rüzgârı yüzümde hissedebiliyordum. Saçlarım uçuşuyordu. Kötü bir gündü, hayatımın en kötü günüydü… Önümde nehir uçsuz bucaksız akıyordu. Bu şehirde doğmuştum avucumun içi gibi biliyordum burayı.Ağlıyordum,gözlerimden yaşlar akıyordu…
Ölüm önümde,yaşam arkamdaydı.Ölümle yaşamın arasındaydım..Yaşamın kıyısındaydım,zor değildi,tek bir adım…
“Sadece tek bir adım…” diye mırıldandım.
--------
Bunalmıştım bu ilgiden…Tokio Hotel’e gösterilen ilgiden,yapmacık dostluklardan,sevgilerden…Hava sisliydi.Yavaş yavaş yürüyordum,saatime baktım 3 e geliyordu..Gece 3 e…Yorgundum.
İlerde birini gördüm gibi geldi bir anda,o siste iyi seçemiyordum.Yolumu değiştirmek istedim ama yapamadım…Kız hıçkıra hıçkıra ağlıyordu…Kız diyorum çünkü sesi tam bir kızın ki gibiydi,oraya doğru yürüdüm.Trabzanlara çıkmış olduğunu fark ettim.
“Sadece tek bir adım…” dedi.Atlayacağını anlamamak için salak olmak gerekirdi.
“Dur!!” dedim “Hiçbir şey buna değmez…”
“Yaşamam için bir sebep kalmadı” dedi hıçkırıklar içinde.İçimdeki beni iyi olmaya zorlayan o duygudan nefret ediyordum,ama çekip gidemezdim…Ona doğru koştum ve belinden kavrayıp geriye çektim..
-----------
Tam atlayacaktım ki,adımımı atacaktım ki kim olduğunu bilmediğim biri beni belimden tutup aşağıya çekti.Ölememiştim,oysa ki yaşamam için hiçbir sebep yoktu…
(karakterleri tanıtırsam olmazdı ilk bölümlerin biraz gizemli olmasını istedim =))

ahh benim ikizceğizim buraya hikaye mi koyarmışş....
devam canısı devammm

bende çok beğendim yeni bölüm ne zaman?

Çok sevindim beğenmenize=) Teşekkür ediyorum hepiniz=) Bugün içerisinde en geç bu akşam koyarım =)

bekliyorum canım

Ayy çok mutlu oldum birsürü okuyucum olmuş bu akşam yeni bölüm söz size...

Kimse yok ama ben yine de yeni bölüm koyacağım... Az sonra burada olur kendileri, lütfen okuyan yorum yapsın =) wordde 4 sayfadan uzun sürdü iyi okumalar =)

2.Bölüm=Hep Böyle Kal…
----
Sıkıca sarıldım ona, neden bilmiyorum ama bir şey beni ona karşı iyi olmaya itiyordu.
“Ağlama” dedim ama o ağladı trabzanlardan indiğinde. Başını göğsüne gömdüm, sıkıca sarıldım ve ağlamasına izin verdim.
----
Sıkıca sarıldı bana, yüzümü göğsüne gömdüm ve ağladım doya doya… Ona güvenemezdim, artık kimseye güvenemezdim ama kaybedecek bir şeyim olmadığı için bana sıkıca sarılmasına izin verdim. Muhtemelen beni avutmaya çalışacak biraz sonra da her erkeğin yaptığı gibi benimle yatmak isteyecekti…
----
Yavaşça yüzünü kaldırdım ve koluna girdim, çok bitkindi. Thames Köprüsü üzerinde yürümeye başladık. Evet, İngiltere turundayız ve ben burada bir kıza rastladım. Sanırım onun hayatını kurtardım… Neyse, bir lambanın altında durduk. Yüzünü kaldırdım, saçlarını geriye ittim. Çok güzel bir yüzü vardı ama gözlerini kaçırıyordu. İnatla gözlerimi gözlerinin içine diktim ve baktım gözleri bal rengiydi… Neler oluyordu bana böyle? Neyse, onu orada terk edemezdim, bıraksaydım yine atlardı biliyorum. Kolundan tuttum ve kenara çektim. Aslında çekemedim, tam çekerken
“Ah!” dedi.
----
Tam kolumdan tutmuş beni çekerken
“Ah!” dedim. Tuttuğu yer babamın vurduğu yerlerden biriydi. Bana dönüp
----
“Ne oldu?” dedim ve onun yüzüne ışıkta iyice baktım. Yüzünde ve kollarında yaralar vardı, yarısından çoğunun kanı hala kurumamıştı. İçim ürperdi resmen, dondum kaldım orada… Yüzünün neredeyse tamamı mosmordu, dudakları patlamış ve şişmişti, kafasında da bir yarık vardı ve oradan kan akıyordu. Dehşete düşmüştüm. Kolundan tuttuğum yere baktım, sadece orası değil tüm kolu mosmordu, onu kenara çektim ve oturttum.
“Bugün ne olduğunu anlatmak ister misin? Neden atlamaya kalktın?” dedim.
----
Ne de olsa kaybedecek bir şeyim yoktu. Ona anlatsam da anlatmasam da hayatım bitmişti. Derin bir nefes aldım ve söze başladım.
“Benim bir erkek arkadaşım vardı, Andrew… Bugün onu görmeye gittim, gittiğimde onu başka bir kızla yakaladım, sarışındı, sarmaş dolaş buldum onları… Andrew’e neler olduğunu sorduğumda bana; <senin gibi bir sürtük için az bile.> dedi ve bir tokat attı.”
----
Tekrar ağlamaya başladı. Nasıl böyle bir şey yapabilmişti ki bu kıza… Aklım almıyordu. O ise sadece ellerini yüzüne kapatmış hıçkırıklar arasında
“Ben öyle biri değilim, inan değilim..” diyordu.Birkaç dakika öylece kaldıktan sonra tekrar konuşmaya başladı.
“David diye birisi vardı. Benden onunla para karşılığı yatmamı istemişti. Tabii ki kabul etmemiştim. Gerekçe olarak sevgilim var demiştim. Durumumuzu bildiği için reddetmeyeceğimi sanmıştı.”
“Çok mu fakirsiniz?” diye sözünü kestim.
“Evet..” dedi ve tam o sırada önümüzde bir araba durdu, camı açıldı ve birisi kafasını uzattı
“Ne o Melinda, ben istediğimde sevgilin oluyor da bu çocuğa kendini mi pazarlıyorsun??” dedi birisi ve Melinda ağlamaya başladı. Ben yerimden kalktım ve
“Git kızın başından” dedim
----
David alaycı bir ses tonuyla beni kurtarana dönüp
“Ne o avukatı mısın??”dedi ve beni kurtaran - her kimse..-
“Hayır ama artık benim himayemde ve eğer ona bir zarar gelirse seni doğduğuna pişman ederim.” Dedi. David
“Aman çok korktum” dedi ve gitti, ben de anlatmama devam ettim
“Bana her şeyini elinden alabilirim demişti ama ben umursamamıştım. Sonunda ben Andrew ile buluşmaya gittiğimde onu başka bir kızla gördüm, David demin gelen çocuk yani, gidip ona benim onunla yattığımı söylemiş. Andrew’de beni dinlemesi, David ile iyi arkadaştılar sonuçta… Oradan çıkıp işe gittim. Aile içinde bir tek ben çalışırım ve babam da bütün parayı alıp kumar ve içkiye yatırır. İşe gittiğimde patron beni kovduğunu ve ondan tek kuruş alamayacağımı söyledi… Arkasında David vardı, gözümün içine baktı ve güldü. Patronum gittikten sonra o geldi ve <şimdi para kazanmak için tek yolum benim, sana her şeyini alabileceğimi söylemiştim..> dedi.” Dedim ve derin bir nefes aldım.
----
Duyacaklarımdan korkarak ondan gerisini anlatmasını istedim. Hayatımda ilk kez bu kadar genç yaşta hayatı böylesine heba olan birini görüyordum. Nasıl tüylerim diken diken olmasın, nasıl içim donmasın… Kim bilir neler çekmişti bu kızcağız daha… Biraz durakladı ve konuşmaya devam etti.
“Tabii ki tekrar reddettim onu, ama eve gidemedim, gidemezdim de zaten…Başıma gelecekleri tahmin edebiliyordum ama bu kadarını değil..Akşama kadar bir yerlere gittim, dolandım durdum kısaca...Ama akşam eve gitmek zorundaydım, gidecek başka bir yerim yoktu zaten... Dışarıda da kalamazdım. Ama keşke gitmeseydim eve, akşam gittiğimde sessizce banyoya girdim soğuk suyun altına girdim ve bütün yaşadıklarımı unutmak istedim, bunu denedim gerçekten... Ama babam eve geldiğinde kükremeye başladı. Demek işten kovuldun diye bağırıyordu, senin çalışman gerekiyordu pis o***pu... Susuyordum. Zaten bir şey desem de fark etmezdi. Beni tokatlamaya başladı babam, anneme yalvarırcasına bakıyor ve bağırıyordum, bir süre sonra tokatlamayı bıraktı. Başım dönüyordu, sersem gibi olmuştum. Başımı duvara vurmaya başladı” dedi ve eliyle başındaki yarığı gösterdi. Bunu ona babası yapmıştı. Ne tür bir canavardı bu??
----
Tekrar devam ettim.
“Daha sonra demirle dövmeye başladı beni, bir yandan da sövüyordu”
----
“Ne oldu neden sustun?” dedim.
----
“Gerisini hatırlamıyorum” dedim hıçkırıklar içinde. “Hiç uyanmamayı diledim ama uyandığımda kilisenin saati gece iki buçuğu gösteriyordu. Yavaşça evden çıktım ve buraya geldim, artık yaşamam için hiçbir sebep kalmadı. Her akşam eve gittiğimde babamın beni döveceğini biliyorum ve artık buna katlanamam” dedim.
----
“Kaç yaşındasın?”diye sordum.
“16”dedi.
“Yapma atlama, hayatının burada bittiğini düşünüyorsan yeni birine başla”
“Ama nasıl, hangi güçle, kim yardım edecek, kalacak bir yerim bile yok..”
“Bizde kalabilirsin..”
----
Bu öneriyi duyduğum anda irkildim.
“Sende mi para karşılığı seninle yatmamı istiyorsun, deminden beri dediklerimi duymadın mı sen?? Hayır, hayır ve hayır. Binlerce, milyonlarca kez HAYIR!!!!”
----
“Beni yanlış anladın.”dedim ona en sevecen sesimle. Ben dünyaca ünlü bir grup olan Tokio Hotel’in bir üyesiyim. Sadece sana yeni bir başlangıç sınmak istiyorum”
----
İyice düşündün. Kaybedecek neyim vardı ki?? Ona baktım, bana öylesine iyi bakıyordu ki dayanamadım ve
“Tamam olur” deyiverdim. Elimden tutu ve bir arabaya gittik birlikte. Siyah çok güzel bir arabaydı. Bindik ve onların evine gittik. Ne kadar da iyi biri diyordum içimden o arabayı sürerken...
----
Neler çekmişti zavallım...Ne kadar da masum diyordum içimden arabayı sürerken, tıpkı bir melek gibi...Sonunda eve geldik, kapıyı açtım ve onu içeriye davet ettim.
“Çocuklar bakın kim geldi??”
“Kim geldi” diye seslendi Gustav
“Misafirimiz var” diyerek onu içeriye çektim. Hemen koşarak geldiler.
----
İçeriden 3 garip tipte insan geldi.
“Ben Melinda” dedim elimi uzatarak.
“Ben de Bill” dedi birisi, kirpi gibiydi. Uzun saçlı olan da elini uzattı ve “Bne Georg ama kısaca Geo diyebilirsin” dedi. Kısa saçlı olan da “Ben de Gustav kısaca Gusti de” dedi göz kırparak. En son olarak beni getirene döndüm, saçları garip bir şekilde burulmuştu.
“Ben de Tom” dedi o da..
----
Georg’a onu yukarı çıkarmasını söyledim ve bu arada biz de Bill ile içeriye gittik. Tabii Gusti de yanımızdaydı.
“Kim bu, neden getirdin?” dedi Bill gayet sakin.
“Sevgilisinden ayrılmış, işinden kovulmuş ve babası tarafından öldüresiye dövülmüş bir kız... Trabzanlardan zor indirdim…”
“Hadi yaa..” Gusti ve Bill’in ağızları açık kalmıştı.
----
Evleri çok büyüktü, yoksa şato falan mı demeliyim... Bizim eski evimiz 2 odadan oluşurdu: mutfak ve yatak odası...Burada o kadar çok oda vardı ki kaybolabilirdim. Neyse Tom,Bill,Gusti ve Geo geldiler. Bill gitti ve elinde bir adet pijama ile geri döndü.
“Hadi beni abin gibi gör, duşa gir çık ve ben sana pansuman yapayım” dedi. Hayatımda ilk kez sıcak su ile duş aldım. Çıktığımda Bill beni bekliyordu, diğerleri yoktu odada, garip bir şekilde onun yanında kendimi hiç huzursuz hissetmiyordum. Çıplak olmama rağmen... Giyindim ve yanına gittim, kafama pansuman yaptı, verdiği penye kısa kolluydu ve dekolteydi sanırım kız arkadaşının. Neyse kollarımın halini görmüş oldu böylece… Ona çok yordun olduğumu söyledim ve yattım.
----
Bill aşağıya indi ve onunla bir süre konuştuk...Nasıl etklienmezdim, kızın o halini onlar görmedi tabii...Gece yarısına doğru Bill ile konuşmamızı bitirmiştik ve ben balkondan yıldızlara bakıyordum. Birden bir şey beni Melinda’nın kaldığı odaya gitmeye zorladı, o hise karşı koyamadım ve gittim... Gerçekten de tam bir melek gibi uyuyordu. Başucuna gittim ve
“Hep böyle kal, ne olur hep böyle temiz, saf ve melek gibi ol...Bana iyiliği ancak sen öğretebilirsin, ne olur hep böyle kal…” diye fısıldadım.

süper olmuş
yeni bölümü lütfen bu gece koyy

Koyamam malesef ama beğenmene çok sevindim..Yarın söz sana bölüm koyacağım ama tamam mı? =)

tamam canım bekliycez artıkk

melinda o hikayenin meleği sende benim meleğimsin bilgem, ikizimmm , herneyse birden iltifat edesim gelmiştide XD... hikayen güzel olmuş gerçekten... devamı için sana en yakışıklı ilham perilerimden birini yolluyorum.. (en güzellerinden bir adet ilhamiye periside yollardım ama bir kızdan ilham alamazsın dimi XD XD XD ....)

Beğenmene sevindim =) İltifatına teşekkür ederim ama okuyucularımın hepsi yazmamışlar
Johnny'e benzesin gönderdiğin peri...Haa ilham yollam zaten Tom kudurur sonra yanımda...Aaaa bir dakika o bu hafta sende kalıcaktı dimi...Nihahahahahhahahahahahahahahaahahah
Neyse bölümü bu akşam koyamayabilirim arkadaşlar..

Teşekkür ederim beğenmene sevindim =)

Yazmam gerek,ondan önce bir çeviri ve bir coğrafya ödevi yapmam gerek...
Bu akşam zor ama yetiştirmeye çalışacağım söz..
Bu arada yeni bölüe isim bulamadım,onu da bulmam gerek..
Ne çok işim var mış yaa..

olsun canım biz bekleriz

canımın içinin dış zarının atomuuuu ( ) yeni bölüm koy isterseennnn...

Gecenin bir saati ve yeni bölümünüz ötekisi çarşamba günü =)


3.Bölüm=Herkesin Ayrı Bir Hikâyesi Vardır...

Ertesi sabah uyandığımda başımda Bill vardı.
“Ne oldu?” dedim
“Hiiçç..” dedi yüzü endişe içinde
“Bill söyler misin?” dedim doğrularak
“Şey gece sana bakmaya geldiğimde sayıkladığını duydum. Önce biraz dinledim, acı çekiyor gibiydin. Bunu üzerine yanına geldim ve elimi alnına koydum... Resmen yanıyordun! Hemen bir doktor çağırdık. Sana baktı ve önemli bir şeyin olmadığını sadece ama sadece bünyenin çok zayıf olduğunu söyledi.”
“Hmm.. ve sende tüm gece başımda bekledin öyle mi?”
“Eh birazcık öyle oldu..” dedi gülerek.
----
Melinda bana çok tatlı bakıyordu. Onu sadece kardeşim olarak görüyordum, hayır onu sevmiyordum ama o anda onu öpmek için neler vermezdim... Dedim ya çok tatlı bakıyordu diye…
“Hadi kalk ve giyin.” Dedim
----
“Peki, tamam” dedim ve kalkıp giyinmeye başladım. Dedim ya onun yanındayken garip bir şekilde kendimi rahat hissediyorum, çıplakken bile…
----
Onun vücudunu görünce -ışıkta görünce- bir çığlık kopardım.
“Bu vücudunun hali ne?!”
“Merak etme Bill geçerler, altı üstü mor…”
“Onları demiyorum, bir deri bir kemik kalmışsın.”
“Eh biraz az yedimde son günlerde.”
“Biraz az mı? Söyle bakalım kaç gündür açsın??”
“4 gün...”
“Ne?”
“...”
“Çabuk giyin sana yemek yedirmemiz gerek.” Dedim ve dışarıya çıktım. Aşağıya indim ve Tom’u gördüm.
“Oooo beyefendi kalkmışlar..”
“Melinda’ya kahvaltı hazırlayayım dedim de..”
“Hmm... Ne bu ilgi, anlayalım.”
----
O benim ikizimdi sonuçta ondan saklayamazdım.
“Çok tatlı bir kız ama..”
“Aha demek ki ondan hoşlanıyorsun.”
“Ee..evet belki olabilir…”
“Bana bak Tom; o kız artık benim kardeşim gibi ve eğer onu kıracak tek bir harekette bulunursan, ikizim mikizim dinlemem seni delik deşik ederim, anladın mı?”
----
“Tamam merak etme” dedi sakince ve ben deriii...iiin bir “Oh” çektim. O sırada Tom’un yüzünün kızardığını gördüm ve o yöne baktığımda Melinda’nın geldiğini gördüm.Ona verdiğim dizüstü mini beli sıkı ama etek kısmı hafif bol penye kumaştan elbiseyi giymişti. Siyah saçlarını dağınık bir topuz yapmış ve ona gösterdiğim gibi göz kalemi, rimel ve hafif bir far sürmüş, dudaklarına da pembe parlatıcı sürmüştü. Elbise straplezdi ve ona verdiğim deri tasmayı takmıştı. Bileğinde benim deri bilekliklerden biri, ayağında converseler ve tozluklar vardı. Kısaca çok güzel, şık ve spordu. Siyah giysi beyaz teni için harika bir seçimdi ve Tom’un bir kez daha ona hayran kaldığını hissettim. Tabii kollarındaki morluklar olmasa çok daha iyi olacaktı. O babayı bir bulursam Saki’ye iyi bir dövdüreceğim…Neyse yüzündekileri makyajla halletmiştim ama kolları için bir çözüm bulmalıydım…Aha!! Benim deri ceketlerden birini giyebilirdi… Oğlum Bill çok zekisin…
----
Merdivenlerden yavaşça indim… Sanırım beni bekliyorlardı. Sofrayı hazırlamışlardı. Ben hayatımda böyle sofra görmedim. 5 çeşit peynir, 3 çeşit zeytin, reçeller, ballar ve daha neler neler… Tadını çıkara çıkara yedik tabi ki de Tom bey hazırlamış.(Bill’in anlattığına göre Tom kendi suyunu bile almazmış, nasıl olduysa artık) Off karşımda iki adet çikolata gibi göz, nasıl erimem ki ben bu noktada biri bana söylesin…
----
Off karşımda bal gibi gözleriyle bir kız, nasıl erimem ki ben burada resmen aşık oluyorum ya… Bill de bana bakıp pis pis sırıtıyor çatal altından… Çok güzel olmuş yaa, iyi ki bize gelen kızların bıraktıklarını atmıyoruz, fanlarımıza teşekkür borçluyum bu konuda =)
----
O anda kafamda şimşekler çaktı.
“Bill!!” diye feryadı bastım.
“Ne oldu??” hem Bill hem de Tom ayaklanmışlardı.
“Sakin olun ya, sadece benim bir arkadaşım vardı, bugün çalıştığım yere gelecekti ama ben ordan atıldım… yani benim bu kızla buluşmam gerek…”
“Hmm adı neymiş bu kızın?” dedi Bill
“Elle”
“Güzel bir adı varmış, seninle yaşıt mı?”
“Eve-“
“Ne bu Billy ya kızı sorguya çektin resmen…. Cık cık cık… Tamam sen merak etme gideriz onu da alırız olur biter.”
“Ehm… Şey bir sorun olabilir.”
“Neymiş o?”
“Elle sizin bayağı büyük bir fanınız =)”
“Hadi be…” aynı anda konuştular.
----
Şu kızı merak ediyordum açıkçası. Tom gerzeği yemeğini bitirse de kalksak… 10 dakika oldu bu hala yiyiyor, ay 20 dakika oldu çıldıracağım…
“Tom hadi abi ayı gibi yiyiyorsun ya, kalk”
“Tamam tamam bekle azcık…” 2 domates daha attı ağzına ve çıktık. Kapıda Melinda’ya ceketlerimden birini verdim.
“Ne için bu?”
“Morlukların gözükmesin diye”
“Hmm tamam” dedi ve giydi.
Cadillac’a atladık.Ama Tom bey aşırı yavaş gidiyordu, yani onun noral hızına göre 100 ile gitmek aşırı yavaşlıktı.
“Tom ne oluyorsun?”
“Ne oluyor muşum?”
“Çok yavaş gidiyorsun”
“…”
----
Ne yapayım yanımda Melinda varken bu kadar hızlı gidersem hem çok çabuk varırız hem de…onun hayatını riske atamam ben tamam mı??
Neyse sonunda geldik. Kafeden içeri girerken patron bozuntusu bize pis pis sırıttı ve Melinda’ya gelip kulağına bir şeyler fısıldadı.Melinda
“Defol git başımdan…” diye bağırdı ama o gerizekalı onu dinlemedi ve kolunu kavradığı gibi çekti onu
“Ah! Canımı yakıyorsun bırak beni bıraaaak!!” işte tam o anda kurtarıcı melek rolüyle ben devreye girdim
“Bırak kızı ne yaptığını sanıyorsun sen??” diyip suratına bir yumruk attım ve o anda flaşlar patladı… Melinda’yı gören Elle yanımıza geldi. Hatun harbiden taş ama benim Melinda^m daha taş… Neyse Melinda^yı aldım ve Cadillac’a gittik, tabii ki peşimizde Bill ve Elle ile... Kolumu Melinda^nın omzuna attım ve o da bana bakıp gülümsedi.
“Teşekkür ederim Tom gerçekten abim gibi davrandın..” bozulmuştum. Nasıl bozulmam ki beni abisi olarak mı görüyor?? Sadece abi mi? Sevmiyor mu, en azından hoşanmıyor mu, onu da geçtim beğenmiyor mu?? Ah hayır, Bill’e nasıl bakıyor, sanırım o Bill’den off off olamaz…
Bir dakika Bill Elle^yi kesiyor,Elle de beni bakıp gülümsüyorum..
Sanırım çok feci bir aşk dörtgeninin içine düştük…
----
Evet Elle’yi de aldık, çok güzel kızmış ha.. Neyse şu anda önceliğim Melinda.. Ne de olsa kardeşim o benim değil mi?
“Eeee sinemaya gitmeye ne dersiniz?”
“Süper olur..Korku filmine gidelim”
“Tamam da Tom önce bir kızlara sorsaydık…”
“Ben korkarım valla..”
“Ben yanına otururum Elle”
“Sağol Bill..”
“Eee Melinda sen ses çıkarmıyorsun? Yoksa korku filmlerini sevmiyor musun?”
“Ehm, şey ben Toom”
“Yoksa sen…”
“Evet ben?”
“Daha önce sinemaya gitmediğini söyleme sakın” dedi Tom
“Eee tamam söylemiyim o zaman ben…” dedi başını öne eğerek Melinda..
“Neyse ya bu onun için bir ilk olur hem Tom senin yanına oturur korkmazsın.”
----
Ne diyor bu Bill ya?? Ne demek ‘Hem Tom senin yanına oturur korkmazın.’
Aklı sıra aramızı mı yapacak ne?? Gerizekalı ben senden hoşlanıyorum, seni seviyoruuummm… Duymaz ki içimden konuşuyorum… Neyse sonunda alış-veriş merkezi..woowww çok büyük…Çok da pahalı…
Ben bunarla para harcatmıyım diyorum bunlar para harcamak için ellerinden geleni yapıyorlar… Neredeyse gördükleri her şeyden birer tane aldılar ve bana denetmeye kalktılar. Bu arada Elle ve Bill gidip bilet aldı ve geldi. Sinemaya gideceğiz ya.. Ne giysem çok yakıştı alıyoruz diyorlardı, valla bana soran yoktu, güya benim için alış-verişe çıktık.. Daha komiği seansa 20 dakika kala yetişemeyeceğiz diyerek bana denetmeden her şeyi aldılar… Sonuç: oradan bavulla çıktık…
----
Akşam oldu ve evdeyiz sonunda Th’nin evi çok güzel, hepsiyle tanışmak çok güzel ama özellikle Tom ile… Birazdan yatacağım, çok yoruldum valla, Melinda’nın da ilk kez yüzü gülüyor… Ne güzel sonunda mutlu olabildi… ouuuvvv saat 01.05 çok geç kalmışım ben direk yatayım…
----
Aşağıda Tom ve ben kaldık, Bill ve Ella ve Gusi ve Geo uyumaya çıktılar… Kapı çaldı ne hikmetse, bu saatte.. Tom gitti açtı ve şok olduğunu gördüm.Tam kapı hizasındaydım ve Tom’un yüzü görülüyordu yandan ama dışarıdakini göremiyordum.Tom’un ağzından bir fısıltı şeklinde şu sözcükler döküldü
“Baba…”
Ve bir adam Tom’un kucağına yığıldı.
“Baba bu saatte burada ne işin var, hem niye bu kadar içtin, hani gelmeyecektin…” yukarıdan Bill seslendi
“Toom gelen kiiim?”(gayet uykuluydu..)
“Hiiç yankış basmışlar…”deyip babasına döndü Tom
“Sana buradan ev aldım ve para verdim artık bizi bıraksana. Bill’i üzmekten başka bir işe yaramıyorsun…” deyip onun avcuna biraz para koydu ve onu dışarı çıkardı.
----
“Ne oldu?” diye sordu ona dönünce.
“Otur anlatayım” dedi ve oturduk.
“Eeee..”
“Annem ve babam biz küçükken boşandılar, en son hatırladığım babamın bizi sevmediği her akşam eve içerek geldiği ve hepimizi dövdüğü. Annem sonunda ondan boşandı ve üvey babamla evlendi. Evliyken kötü durumda olan babam annemin onu boşaması ve yeni biriyle evlenmesiyle iyice dağıttı… bizi rahat bırakmaz oldu, bir ara ortadan kayboldu ve sonra biz ünlü olunca tekrar ortaya çıktı, Bill onu her gördüğünde çok üzülüyor, bende onun her istediğini yaparak Bill’i korumaya çalışıyorum… herkesin bir hikayesi vardır ve benimki de bu…”

çok güzeldi de ben daha duygusal birşey bekliyordum.... sade gibi geldi bana ...

bu arada sende artık renkli yazıya geçsen iyi edersin canım okumakta zorlanıyorum çok parlıyor... =)

Benim acıklı hikayelerime alıştın da ondandır =)
Bir dahaki bölümü öyle yaparım ve
Sadece SEN mi yazdın?Diğer okuyucularım niye yok